Şifremi Unuttum

HIV/AIDS: Güncel Durum


1 Aralık 2023

1981 yılında tanımlanan Edinsel Bağışıklık Yetmezlik Sendromu (AIDS) ve hemen sonrasında bu klinik tablonun nedeninin bir virus (HIV) olarak saptanmasının ardından 40 yılı aşkın bir süre geçti. Bu geçen süre içinde tanı ve tedavide oldukça önemli aşamalar kaydedildi.

Günümüze geldiğimizde dünyada HIV ile yaşayan kişilerin sayısı 39 milyon civarında ve 2022 yılında 650 000 kişiyi AIDS ve AIDS ile ilişkili komplikasyonlar nedeniyle kaybetmiş durumdayız. Son otuz yıl dikkate alındığında, antiretroviral tedavi ile yaklaşık 20.8 milyon HIV ile yaşayan bireyin yaşamda kalmasının sağlandığını görmekteyiz.   Pandeminin başlangıcından bu yana ölüm sayıları belirgin olarak azalsa da henüz istediğimiz noktada değiliz.

Ülkemizde Şubat-2023 verilerine göre 35 807 HIV ile yaşayan bireyin olduğu görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ülkemizden konu ile ilgili uzmanların yaptığı hesaplamalara    göre gerçek olgu sayısının resmi kayıtlardaki rakamların en az iki katı olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemiz verileri incelendiğinde dikkati çeken noktalar aşağıdaki gibidir.

  1. HIV ile yaşayan kişilerin yaklaşık %80’i erkek iken %20’si kadındır.
  2. Olguların yaklaşık %30’unda olası bulaş yolu heteroseksüel cinsel ilişki, %14’ünde homoseksüel/biseksüel ilişki ve %0.91’inde damar içi uyuşturucu kullanımı olarak görülmektedir. Ülkemizdeki büyük merkezleri içeren kohort çalışmalarında ise homoseksüel/biseksüel cinsel ilişki ile bulaşmanın daha yüksek oranlarda olduğunu görmekteyiz.
  3. HIV ile yaşayan kişilerin önemli bir kısmının 20-45 yaş aralığında olduğu, 45 yaş ve üzeri HIV ile yaşayanların giderek arttığı ve 15-19 yaş arasındakilerin sayısında da artış eğilimi olduğu dikkati çekmektedir.
  4. Tüm HIV ile yaşayanlar içinde yabancı uyrukluların oranının %16.2 olması dikkat çekici başka bir noktadır.
  5. En dikkat çekici nokta ise HIV ile yaşayan yeni kişi sayısının, yani yeni tanı alan kişi sayısının her yıl giderek artma eğilimini devam ettirmesidir.

Dünyanın birçok ülkesinde HIV ile yaşayan kişilerin sayısı azalırken, ülkemizdeki artış eğiliminin devam etmesi ve bunun nedenlerinin sorgulanarak çözüm aranması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenler açısından bakıldığında HIV/AIDS hakkındaki farkındalık eksikliği, damgalanma ve ayrımcılık, cinsel yol ile bulaşan infeksiyonların önlenmesi konusunda orta öğretimde yeterince eğitim verilememesi, gönüllü danışma ve test merkezlerinin sayısının yeterli olmaması ve HIV infeksiyonu bulaşması açısından yüksek riskte olan kilit popülasyonlara ulaşılamaması gibi nedenler hemen göze çarpmaktadır.

Son yıllarda HIV infeksiyonu tedavisinde yeni etki mekanizmasına sahip antiretroviral ajanlar ve ayda bir ya da iki ayda bir uygulanan antiretroviral ajanlar klinik kullanıma girmiştir.  Ayrıca temas öncesi profilaksi konusunda deneyimler daha da artmış ve büyük ölçüde ülkelerin önleyici politikaları arasında yerini almıştır.

Unutulmaması gerekir ki en iyi tedavi korunmaktır.  Korunmak güvenli seks ve prezervatif kullanımına dayanmaktadır.  Güvenli seks ve prezervatif kullanımı, özellikle sifilis, gonore gibi diğer cinsel yolla bulaşan infeksiyonların da önlenmesi için büyük önem taşımaktadır.

HIV ile yaşayan kişilerde, antiretroviral tedavi ile kandaki virus düzeyinin 6 ay boyunca saptanabilir düzeyin altında olmasının cinsel yol ile bulaşmayı önlediği birçok çalışmada gösterilmiştir. Bu çalışmalar sonucu kabul edilen “Belirlenemeyen=Bulaştırmayan, B=B” yaklaşımı artık DSÖ tarafından da resmi olarak onaylanmıştır.

Bundan sonraki çalışmalarımız, 2030 yılı Birleşmiş Milletler HIV/AIDS (UNAIDS) “95-95-95” hedeflerine ülkemizde de ulaşılabilmesi için gerekli çabayı göstermek olmalıdır. 95-95-95 hedefleri, HIV ile yaşayanların %95’inin tanı alması, tanı alanların %95’inin antiretroviral tedaviye ulaşabilmesi ve tedavi alanların %95’inin de kandaki virus düzeyinin saptanabilen sınırların altına düşürülmüş olmasıdır.

2030 hedeflerine ulaşmamız dileğiyle.

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği
HIV/AIDS Çalışma Grubu Adına

Doç. Dr. Asuman İNAN                         Prof. Dr. Halis AKALIN