Doğrulama için verilen süre doldu. Lütfen yenileyin.

Şifremi Unuttum

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi Bilgi Notu


24 Haziran 2025

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), Hyalomma cinsi keneler tarafından taşınan ve başta bu kenelerin insanlara tutunmasıyla, yanı sıra viremik dönemdeki hayvanların veya hasta kişilerin kan, doku, vücut çıkartılarına korunmasız temas yoluyla bulaşan viral bir hastalıktır.  Bunyavirales takımına bağlı Nairoviridae ailesinden KKKA virusunun neden olduğu bu hastalık ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal gibi semptom ve bulgularla seyrederek, ağır vakalarda kanamalara ve ölüme de yol açabilir. KKKA virusunun başlıca vektörleri, özellikle Avrupa, Afrika ve Asya’da, Hyalomma türü kenelerdir. Ülkemizde hastalığın bulaştırıcısı olan asıl kene türü Hyalomma marginatum’dur.

Geçtiğimiz yıllarda (yaklaşık 3-4 yıl önce) ülkemize gelmeye başlayan, şu an itibarıyla yerleştiği ve üremeye başladığı gözlemlenen Haemaphysalis longicornis adlı yeni bir kene türü Türkiye’deki kene çeşitliliğine 56. tür olarak eklenmiştir. Bu kene türünün Uzak Doğu (Asya) kökenli olduğu ve 30’dan fazla hastalık etkenini taşıyabildiği belirtilmektedir. Bu türün hayvanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı ve istilacı bir tür olarak insan sağlığı açısından da büyük risk taşıdığı ifade edilmektedir. Haemaphysalis longicornis’in Theileria, Babesia, Anaplasma, Rickettsia, Ehrlichia, Severe fever with thrombocytopenia syndrome virus (SFTSV) gibi bazı diğer patojenleri taşıyabildiği bilinmektedir. Özellikle son yıllarda ABD’de invazif tür olarak yayılması dikkat çekmiştir ve SFTSV gibi viruslar açısından önemlidir. Ancak bu türün doğrudan KKKA bulaştırdığına dair kanıta dayalı veri bulunmamaktadır.

Son dönemde kamuoyunda “kene yoğunluğunun arttığı” yönünde iddialar bulunmakla birlikte, T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından 11 Haziran 2025 tarihinde yapılan açıklamada Türkiye’de kene yoğunluğunun önceki yıllardan daha fazla olduğuna dair bir tespit bulunmadığı (önceki yılla benzer düzeyde olduğu) belirtilmiştir. Ancak Türkiye’deki coğrafi koşulların kene popülasyonunu desteklediği, hayvancılık yapılan otlak ve kırsal alanlarda kenelerin daha yoğun görüldüğü bilgisi de paylaşılmıştır.

Konunun uzmanları tarafından iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi çevresel faktörlerle doğrudan ilişkili olarak kene popülasyonunda artış olabileceği vurgulanmaktadır. Sıcaklıkların artması, kenelerin daha uzun süre aktif olmalarına ve yaşam döngülerini tamamlamalarına olanak sağlamaktadır. Bu durum, vektör kaynaklı hastalıkların yayılımını etkileyebilir. İnsanların kırsal alanlara ve kene bulunması muhtemel arazilere daha fazla girmesi de kenelerle temas sıklığını artırabilmektedir. Kene tutunmasına karşı farkındalığın ve kişisel korunma önlemlerinin artırılması hem vatandaşlar hem de tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesimler için büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, yeni kene türlerinin yayılımının ve taşıdıkları patojenlerin yakından izlenmesi gerekmektedir.

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi için ülkemizdeki başlıca risk bölgeleri (hiperendemik bölgeler) İç Anadolu’nun kuzeyinde, Orta ve Doğu Karadeniz’de ve Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan yaklaşık 30 ili kapsayan coğrafi alan olmaya devam etmektedir. Bu bölgelerde özellikle bahar ve yaz aylarında vaka sayılarında artış görülmektedir. Kene ısırmasıyla bulaşan KKKA vaka sayıları, 2025 yılının ilk yarısında (özellikle ilkbahar ve erken yaz döneminde), 2024’ün aynı dönemindeki vaka sayılarıyla benzer  seyretmektedir. 2025 yılı ilkbahar ve erken yaz dönemi itibarıyla KKKA insidansı, geçmiş yılların mevsimsel paternine uygun şekilde artmıştır. İstanbul’da Nisan-Haziran 2025 döneminde 7002 kene tutunması vakası bildirilmiş ancak KKKA vakası görülmemiştir. 2025’te de vaka bildirimi yapılan ana bölgeler hastalığın daha önce yoğun olarak görüldüğü bölgeler olmuştur. En sık vaka bildirimi yapılan iller arasında Tokat, Sivas, Erzurum, Gümüşhane bulunmaktadır. Özellikle Sivas’ta 2025 yılı içinde 39 KKKA vakası ve 6 ölüm bildirilmiştir. Komşumuz Irak’tan 12 Haziran 2025 itibarıyla 110 KKKA vakası ve 18 ölüm bildirilmiş, vakaların Dhi Qar (31 vaka, 1 ölüm) bölgesinde yoğunlaştığı belirtilmiştir. Kene türlerindeki artışa veya erken mevsimsel sıcaklıklara bağlı olarak bazı bölgelerde lokalize artışlar gözlemlenebilse de genel epidemiyolojik eğilim 2024 yılından belirgin bir sapma göstermemektedir.

2024 yılında da KKKA vakaları, özellikle ilkbahar sonu ve yaz aylarında mevsimsel bir artış göstermiştir. Tarım faaliyetlerinin başlaması ve kırsal alanlardaki hareketlilik kenelerle karşılaşma riskini artırmaktadır. Bununla birlikte, T.C. Sağlık Bakanlığı verilerine göre vaka sayıları ve ölüm oranları önceki yıllarla benzerdir veya hafif farklılık göstermiştir.

Ülkemizdeki KKKA ölüm oranları genellikle %1-10 (ortalama %4-5) arasında değişmekle birlikte, vakaların ciddiyetine, erken tanı ve tedaviye erişime göre farklılık  gösterebilmektedir. Ciddi klinik tablo geliştiren ve/veya geç başvuran hastalarda mortalite riski daha yüksek olmaya devam etmektedir. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan kesimler, ormanlık ve çalılık alanlarda  yaşayanlar ve hastalarla doğrudan temas eden sağlık çalışanları en yüksek risk altındaki gruplardır.

Halkın kene temasına karşı bilinçlendirilmesine (vücut kontrolü, uygun giyim, kene kovucuların kullanımı) ve kenelerin doğru şekilde çıkarılmasına ilişkin eğitimler 2025 yılında da büyük önem taşımaktadır. Kene tutunması olan kişilerin çıplak elle olmamak kaydıyla (eldiven kullanarak vb.) keneyi çıkarması, kendisi çıkaramıyorsa bir sağlık kuruluşuna başvurarak kenenin en kısa sürede çıkarılmasını sağlaması gerekmektedir. Kene çıkarıldıktan sonraki 10 gün içinde ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi yakınmaları olanların bir sağlık kuruluşuna başvurması çok önemlidir. Ülkemizde KKKA farkındalığı artırılmalı, sürveyansa titizlikle devam edilmeli ve güncel veriler paylaşılmalıdır. İklim değişikliğinin odak noktaları üzerindeki etkisini, hastalığı önleyebilecek aşıları ve tedavide kullanılabilecek ilaçları araştıran bilimsel çalışmalar önceliklendirilmelidir.

KLİMİK Derneği Yönetim Kurulu