Şifremi Unuttum

Zimbabve’de Kızamık Salgınında 700’den Fazla Çocuk Yaşamını Kaybetti


24 Eylül 2022

Zimbabve’de kızamık salgını 700’den fazla çocuğun ölümüne yol açarak ve binlerce kişiye bulaşarak dünya çapında çocukluk aşı kampanyalarının aksamasının risklerini gösterdi. Zimbabve’deki durum, pandemi sırasında çocukların aşılanma oranlarının düşmesinden ve aşı karşıtı evanjelik bir kilisenin etkisinden kaynaklanıyor.

Ülkenin Sağlık ve Çocuk Bakımı Bakanlığı tarafından 6 Eylül (2022) itibariyle 6500’den fazla vaka ve 704 ölüm olduğu açıklandı. O zamandan beri yeni sayılar açıklanmadı.

Salgın, birçok ülkede çocuk sağlığını tehlikeye atan faktörlerin bir araya  gelmesinin sonucudur. COVID-19 salgını sırasında Zimbabve’de rutin bağışıklama uygulamaları önemli ölçüde düştü. Endişeli ebeveynler sağlık merkezlerinden kaçındı; sağlık çalışanları rutin aşılama programlarından COVID-19 pandemisi çalışmalarına atandı. Okulların kapanması ve uzun süreli karantinalar süregiden sosyal yardım kampanyalarını alt üst etti.

Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF, en yoksul ülkelerin çoğunda milyonlarca çocuğun COVID karantinaları, silahlı çatışmalar ve diğer engeller nedeniyle çocukluk aşılarının bir kısmını veya tamamını olamadığı konusunda Temmuz 2022’de uyarıda bulundu. BM kuruluşları, durumu rutin aşılamada son 30 yılın en büyük gerilemesi olarak nitelendirdi ve hızla artan yetersiz beslenme oranlarıyla birleştiğinde, bu durumun milyonlarca çocuğun hayatını tehdit edebilecek koşulları yarattığı konusunda uyardı.

Zimbabve’de aşı kapsamı pandemiden önce zaten zayıflamıştı; 2017’den beri her yıl düşmekteydi. Çünkü on yıllardır süren siyasi ve ekonomik kriz halk sağlığı sistemini mahvetti.

Zimbabve’nin sağlık sisteminde sağlık personeli sayısı yetersizdir. Sağlık çalışanları, ülkelerinde genellikle hiç ödenmeyen düşük ücretlerden dolayı çok daha yüksek maaşlar kazanacakları işler için komşu Güney Afrika’ya veya yüksek gelirli başka ülkelere göç etti.

Yirmi beş yıl önce Zimbabwe, Sahra altı Afrika’da en yüksek aşı kapsamı oranlarına sahip bir ülkeyken aşı tereddütü giderek arttı. Aşılamayı kötüleyen ve üyelerini duaya ve papazların şefaatine güvenmeye teşvik eden etkili kiliseler aşı tereddütünü artırdı. Yüz binlerce üyesi bulunan Johane Marange Apostolik Kilisesi kızamık salgınının odağında yer alıyor.

Bazı apostolik ve evanjelik papazlar, dualarının ve kutsal taşların müminleri korumak için yeterli olduğunu söyleyerek aşılamaya uzun süredir karşı çıkıyor ve çocuklarını kliniklere götüren kadınları sınır dışı etmekle tehdit ediyorlardı. Sosyal medya tarafından körüklenen bu söylemler, COVID-19 aşılarına karşı olmaya vardı; bazı evanjelik liderler COVID-19 aşılarının “canavar izleri” taşıyabileceğini iddia ediyorlardı. Sonuçta aşı tereddütü, rutin çocukluk aşılarına karşı da direnç oluşmasına neden oldu.

Haber İçin Tıklayınız