Şifremi Unuttum

Diyabete Bağlı Ayak Kayıplarının Yüzde 80’i Önlenebilir

DİYABETE BAĞLI AYAK KAYIPLARININ YÜZDE 80’İ ÖNLENEBİLİR

Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Lipsky, ayak ampütasyonlarının yüzde 80 kadarı doğru bakım hizmetleriyle önlenebileceğini açıkladı

23 Mayıs 2014 Cuma 11:32

İSTANBUL – Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Benjamin A. Lipsky, diyabete bağlı ayak kayıplarının doğru bakımla önlenebileceğini belirterek, “Ayak ampütasyonlarının (ayağın kesilmesi) yüzde 80 kadarı doğru bakım hizmetleriyle önlenebilir. Doğru bakımdan kastettiğimiz, hastalara ayaklarına nasıl bakmaları gerektiği ile herhangi bir sıkıntı olması durumunda doktorlarını görmelerinin öğretilmesi” dedi. 

Lipsky, diyabette ayak kayıplarının önlenmesiyle ilgili yeni bir klavuz hazırlandığını belirterek, dünyanın birçok yerinde ayak kesilmelerinin en yaygın nedeninin diyabetik komplikasyonlar olduğunu bildirdi.

Ayağın son aşamada kesildiğini anlatan Lipsky, ayak kaybını önlemek için yapılabilecek her şeyin çok önemli olduğunu vurguladı.

Ayak ampütasyonlarının yüzde 80 kadarının doğru bakım hizmetleriyle önlenebileceği kaydeden Lipsky, şu bilgileri verdi:

“Doğru bakımdan kastettiğimiz, hastalara ayaklarına nasıl bakmaları gerektiği ile herhangi bir sıkıntı olması durumunda doktorlarını görmelerinin öğretilmesi. Doktorun da hastanın ayaklarını yılda en az bir defa kontrol ederek önleme konusunda rolü bulunmaktadır. Hastanın sinir sisteminde ya da kan akımında bir azalma söz konusu ise risk vardır.

Hasta yüksek risk durumundaysa ayaklarına nasıl bakması gerektiği öğretilmeli, uygun ayakkabıları giymesi konusunda bilgi verilmeli. Ayakta ülser ya da herhangi bir yara çıkması durumunda hastanın doğrudan doktora gelmesi gerekiyor. Doktor da bu sayede enfeksiyonla ilgili tedavi gerekiyor mu bunu anlayabilsin. Ayak enfekte ise hekimin kültür numunesi alması gerekir. Çıkan sonuçlara göre doğru antibiyotiğin seçimi de önem arz taşıyor.”

Doğru antibiyotiğin belirlenmesi önemli 

Prof. Dr. Benjamin A. Lipsky, Türkiye ve dünyada antibiyotiklere dirençli mikroplarla ilgili çok büyük sıkıntı yaşandığını belirterek, mikropların antibiyotiklere dirençli olması durumunda kültür alınması ve doğru antibiyotiğin belirlenmesinin büyük önem taşıdığını bildirdi.

Doktor ve hastanın bir başka sorumluluğunun daha olduğunu anlatan Lipsky, “Enfeksiyon yoksa antibiyotik kullanılmaması, aksi durumda sadece gerekli sürede ilacın kullanılması gerekir. Antibiyotik direncinin en büyük sebebi, çok fazla sayıda ve uzun süre kullanılıyor olması” değerlendirmesinde bulundu.

Doktorun ayağın ne zaman enfekte olduğunu bilebilmesi, tanı koyabilmesi ve enfeksiyona uygun tedavi edebilmesi için bazı kılavuzlar hazırladıklarını dile getiren Lipsky, Uluslararası Diyabetik Ayak Çalışma Grubu için hazırladıkları kılavuzun şu an Türkçe de dahil 20’den fazla lisana tercüme edildiğini anlattı.

Türk halkının yüzde 13,7’sinin diyabet hastası olduğunu ifade eden Lipsky, “Bu arada 40 yaşın üzerindekilerde muhtemelen oran daha yüksek olacaktır. Diyabeti insanların yüzde 25’inde ayak sorunu ortaya çıkacaktır. Ayak sorunuyla doğru şekilde ilgilenilmemesi durumunda, hastaların yarısının ayağın kesilmesi de dahil olmak üzere herhangi bir cerrahi işlemle karşı karşıya kalacaktır. Bu durum dünyanın genelinde hatta Hindistan ve Çin’de de böyle. Amerika ve Avrupa’da, konunun bilinirliliği biraz daha iyi” ifadelerini kullandı.

 “Diyabete yılda 7 milyon lira harcanıyor” 

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Diyabetik Ayak Çalışma Grubu Genel Sekreteri Doç. Dr. Bülent Ertuğrul ise SGK verilerine göre, diyabete harcanan paranın yıllık 7 milyon lira olduğunu söyledi.

Diyabet tedavisine harcanan paranın yüzde 70’lik kısmının bu hastalığın komplikasyonlarına ait olduğunu ifade eden Ertuğrul, şu bilgileri verdi:

“Para, diyabetik ayak, hipertansiyon, böbrek yetmezliği gibi diyabet kaynaklı hastalıklara harcanıyor. Diyabetin tedavi giderleri çok daha düşük aslında. Total maliyetin yüzde 20’sine yakın kısmı sadece diyabetik ayağa harcanan para miktarı. Bu veriler Sağlık Bakanlığı’na ait ama harcamaların bu verilerin daha da üstünde olduğunu biliyoruz. Ülkemizde, diyabetik ayağa bağlı ayak kayıplarının kaydı tam olarak yapılamıyor. Ayak kaybı yaşanıyor ama hastanın diyabet olduğu tanısı kayda girmemişse bunun diyabete bağlı olduğu ortaya çıkmıyor, başka bir ayak kaybı olarak olarak kaydediliyor. Buna karşın yine de ayak kayıpları yüksek miktarda. 2012 yılı rakamlarına göre 16 bin ayak ampütasyonu yapılmış, bunun 12 bini diyabete bağlı.”

Ertuğrul, bakımının yapılması ve uygun korunma önlemlerinin alınmasıyla ayak kayıplarının yüzde 80 önüne geçebildiklerini ifade ederek, “Ama ne yazık ki bazı hastalar hala şeker hastası olduğunu bilmiyor. Bazen ayak yarasıyla başvuran hastanın, şeker hastası olduğu araştırıldığında ortaya çıkıyor. Ne yazık ki hastalar biraz geç kalıyor” şeklinde konuştu.