Haber

Prof. Dr. Serap Şimşek-Yavuz: PCR Dışında Testlerin Çeşitlendirilmesi Şart

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirus Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek-Yavuz, hastanelerdeki omikrona bağlı yoğunluğun artmaya başladığına işaret ederek önemli açıklamalarda bulundu.

Prof. Dr. Yavuz, İstanbul’un omikronun ilk görüldüğü yer olduğunu söyleyerek “İlk önce sağlık çalışanlarından aslında bunu gördük, aşılı olan sağlık çalışanları hastalığı hafif geçirmekte birlikte gene de hastalandılar ve sonuçta belli kliniklerde iş yükü çok arttı onlar evde kalmak zorunda kaldıkları için. İnanılmaz fazla sayıda hasta başvuruları oldu, test sıkıntısı yaşandı, çok uzun süre test sonucu bekler hale geldi insanlar. Şu anda da yatan hasta sayısında artışlar görüyoruz. Yeni servisler açmamız gerekiyor. Yatan hastalar genellikle yine yaşlı, komorbiditesi (altta yatan hastalığı) olan riskli kesim ama 40’lı 50’li yaşlarında olan genç hastalarımız da var. Bunlar da genellikle ya aşısız ya da eksik aşılı” dedi.

“OMİKRON PANDEMİNİN SONUNU GETİRECEK GÖRÜŞÜ HENÜZ HİPOTEZ”

Omikronun hafif seyrettiği için salgının sonunu getireceği yönündeki görüşlere “henüz” katılmadığını söyleyen Prof. Dr. Yavuz, tam tersine bu görüşle hareket etmenin çok tehlikeli olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

“Bu görüş, şu an bir hipotez. Doğrulanmış bir durum değil. Bilimsel yaklaşım, olumsuz senaryolar üzerinden hazırlanmamız gerektiğini söylüyor bize. Çünkü daha önceki tecrübelerimizde de bunu gördük.

Omikron ilk çıktığında çok fazla insana bulaşabileceği, bu nedenle de hastanelerde sıkışıklıklara neden olabileceği, test kapasitesinde zorlanmalara yol açabileceği, toplumda özellikle ön saflarda çalışan sağlık çalışanları gibi, hizmet sektörü çalışanları gibi kesimlerde çok fazla hastalanmaya bağlı olarak işlerin aksayabileceği matematik modellemelerle gösterilmişti zaten.

Yüzde 25 daha hafif seyirli bile olsa, o kadar fazla insana bulaşıyor ki, ölüm ve hastaneye yatış sayılarının çok daha yüksek olabileceğini matematik modellemeler gösteriyor şu anda. Mücadelenizi bunlar üzerinden yürütmeniz gerekiyor.”

“HIZLI TESTLERİ GEÇEN HAFTA DA GÜNDEME GETİRDİK”

Omikron varyantının dünyada hızla yayılmasıyla beraber Bilim Kurulu toplantılarında da test sayılarının artırılması, sadece PCR değil hızlı testler gibi seçeneklerin de gündeme alınması gerektiğini gündeme getirdiklerini de söyleyen Prof. Dr. Yavuz, şunları kaydetti:

“Test sayınızı, test çeşitliliğinizi artırın, omikrondaki öngörüler bu yöndeydi. Bunu yaparsanız daha az zararlı çıkarsınız diyor öngörüler. Bilim Kurulu’nda testleri, test yöntemlerini çok yakından takip eden arkadaşlarımız var. Hızlı testler kullanıma girer girmez, Bilim Kurulu’nun da gündemine geldi ve tartışıldı bu konu; Sağlık Bakanlığı’na da önerildi hızlı test kullanımı. Hatta geçtiğimiz hafta Çarşamba günü de dahil olmak üzere.

Buraya daha hazırlıklı girilseydi, test çeşitliliği, testi yapan bölümlerde çalışan insan sayısının yeniden düzenlenmesi vb. omikron pikine böyle girmiş olmamız gerekirdi. Öyle giremediğimiz için PCR için hastanelerde korkunç kuyruklar oldu, test sayıları aşırı yükseldi.

Dolayısıyla Sağlık Bakanlığı, burada başka bir yönteme giderek, test yapılacak grupları azaltmaya gitmek zorunda kaldı. Şu anda Türkiye’nin güvenilir hızlı testlere ihtiyacı var. Geçtiğimiz haftalarda yaşadığımız PCR testlerindeki tıkanma, bu hızlı testlerin uygun endikasyonda kullanımına ihtiyaç olduğunu da gösterdi.”

“BEDELİNİ AĞIR ÖDEYEBİLİRİZ”

Salgının henüz “endemik” hale gelmediğini, halen pandemik koşullar içinde olduğumuzu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, daha hipotez iken salgın sonlanıyormuş gibi hareket etmenin bedelini ağır ödeyebileceğimizi söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu senaryoyu gerçek bir senaryoymuş gibi şimdiden kabul edersek, bedelini ağır ödeyebiliriz. Biz, kötü senaryo üzerinden hazırlanmalı ve her türlü önlemi de onun üzerinden yapmalıyız. Amerika’da görüyoruz, hastaneye yatışlar müthiş arttı; ölüm sayıları arttı. Neredeyse diğer piklere yaklaşan sayılarda yatışlar var.

Hatta bir önceki piklere göre daha fazla ölüm sayısı ile karşılaşılmasından korkuluyor. Yetersiz aşılı olanların ek dozlarını mutlaka yaptırması gerekli. Aşılamaya hız kazandırılması lazım. Diğer taraftan da toplumda infeksiyonu kontrol altına almayı sağlayan, ‘tara-test et-izole et’ kuralı, mesafenin artırılması, maske kullanımına halen dikkat edilmesi ki zaten kullanıyoruz, gerekiyor. Şu anda bilim bize bunu söylüyor.”

“TATİLDE KIŞ OTELLERİNİN RESTORANLARI RİSKLİ OLACAK”

İki gün sonra başlayacak yarı yıl tatiliyle de ilgili önemli uyarılarda bulunan Prof. Dr. Yavuz, tatilin başlamasıyla beraber insan hareketliliği ve belli bölgelerdeki yığılmalardan endişe ettiğini belirterek, şunları söyledi:

“Şubat tatili için tabii ki ben de takip ediyorum, ben de dinlenmek istiyorum. Her yer dolu, inanılmaz bir kalabalık olacak, kayak otelleri, bütün kış otelleri oldukça yoğun bir şekilde dolu. Ben buraların yemek yenilen alanlarını düşünüyorum; omikron edinmek için ya da COVID olmak için gerçekten ideal ortamlar olacak.

O yüzden kalabalıklara girmeyin diyeceğim ben yine mecburen. Bunu demek zorundayım çünkü. Hele aşısızlar kesinlikle girmesinler. Eksik aşılı olanlar da mutlaka aşı dozlarını tamamlasınlar. En azından hastalansalar bile ölüm riski neredeyse 13 kat daha düşük aşısızlara göre. Ayrıca tanıdıklarınız, aile bireyleriniz, aşılı olduğunu bildiğiniz kişiler vb. dışında; kalabalık bir ortamda olacaksanız maskenizi asla çıkarmayın. Tabii ki testler herhalde ki yaygınlaştırılacaktır diye düşünüyorum. Sanırım Sağlık Bakanlığı’nın da bu yönde bir takım çalışmaları olacaktır.”

“UZUN VADELİ ETKİLERİNİ HAFİFE ALMAYIN”

Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, son olarak ‘nasılsa artık hafif geçiriliyor’ diye düşünerek salgını ciddiye almayı bırakmanın risklerine de su sözlerle değindi:

“Bu aslında hala yeni bir virus. İki yıl oldu ortaya çıkalı ama henüz uzun dönem etkilerinin neler olacağı tamamen bilinmiyor. Hafif bile geçirseniz, bu virusun vücutta birçok yere yerleşebildiği gösterildi. Merkezi sinir sisteminden, beyin fonksiyonlarından tutunun, üreme sistemine, birçok yere etkisi olabileceği görülüyor. Uzun dönem sonuçlarını da süreç içinde göreceğiz.

Kural, bu virusla infekte olmamaya çalışın olmalı. Viruslar o kadar da masum değil. İlerleyen dönemde ummadığımız sonuçları çıkabilir. Mesela MS (Multipl Skleroz) hastalığının da viral bir hastalık olduğu neredeyse gösterilmiş durumda.

Geçtiğimiz hafta bununla ilgili yayımlanan bir çalışma (başka bir virusa maruziyet sonucu uzun vadede ortaya çıkabileceğini) gösterdi. Dolayısıyla bilinmeyen bir virus, hem de ölümcül olduğunu biliyoruz, omikron da olsa öldürebildiğini görüyoruz; nitekim hastanemize de çok ağır seyreden hastalar geliyor, kaybettiğimiz hastalar oluyor.”

Haber İçin Tıklayınız

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu yazılar da ilginizi çekebilir

Daha Fazla Haber