Haber

Prof. Dr. Serap Şimşek-Yavuz: İstanbul’da Ciddi Bir Patlama Var

Türk Klinik Mikrobiyolji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek-Yavuz, koronavirus vakalarında artışa dikkat çekerek, “İstanbul’da ciddi bir patlama var. Şu an test pozitifliği benim bildiğim birçok kurumda %30’un üzerine çıkmış durumda” dedi.

Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Koronavirus Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek-Yavuz, maymun çiçeği ve koronovirus ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Maymun çiçeğinde ilk vakanın açıklanmasını değerlendiren Yavuz, “Ciddiye alarak hastalık takibi yapmamız gerekiyor. Örneğin bu vaka Türkiye kaynaklıysa, kimlerle temas etmiş, hastalığı ilk nereden kapmış, ciddi bir filyasyon çalışması yapılmalı ki, yakın çevresi hemen aşılanarak salgının önüne geçilebilsin” dedi.

“BU HASTALIKTA YAKIN TEMAS ÇOK ÖNEMLİ”

Prof. Dr. Yavuz, hastalığın bulaşması için oldukça yakın temas gerektiğini belirterek, “Hastalık solunum yoluyla Covid gibi çok kolay bulaşan bir hastalık değil. Koronavirüsteki gibi büyük bir patlama beklemediğimizi söyleyebilirim ama, önemsiz diyebileceğimiz bir durumda da değiliz. Özellikle bu vaka Türkiye kaynaklı ise, bir grup içinde yayılma olasılığı yüksek anlamına gelir. Şu ana kadar dünyada genellikle yaş grubu olarak, sanırım bu hasta da o şekilde, 20-40 yaş arası, çok da sağlık problemi olmayan kişiler arasında gelişiyor. Genellikle de cinsel ilişki sırasındaki yakın temastan kaynaklanıyor. Ama cinsel yolla bulaşan bir hastalık etkeni değil. Cinsel salgılardan bulaşmıyor. Deriden, yakın temasla bulaşabiliyor. Yani derideki yaralara dokunmayla ya da o lezyonları olan kişinin yatak çarşafları ile temasla bulaşabiliyor. Yakın temas gerçekten çok önemli bu hastalıkta” dedi.

“HASTANIN TEMASLILARINA ‘LİNK AŞILAMA’ İLE SALGIN ÖNLENEBİLİR”

Şimdiye dek hastalığın görüldüğü 30’a yakın ülkede, hastayla yakın temaslı olan kişi kişilere aşılama önerildiğine de dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “İki çeşit aşı var. Birisi bizim çiçek eradikasyonu sırasında kullandığımız canlı, replike olabilen bir aşı türü. Bir de daha az replike olabilen yani insan vücudunda çoğalmadığı için yan etkileri de daha az olan gene atinüe aşı dediğimiz, ‘canlı virus aşısı’ var. Bu hastamızla yakın temas eden kişilerin aşılanması, ki buna link aşılanma deniyor. Aslında kontrol altına alabilir” diye konuştu.

“BAKANLIKÇA VAKA TANIMLAMASI YAPILMALI”

Hastanın yurt dışı kaynaklı bir vaka olmaması durumunda ise, daha derin bir filyasyon çalışması yapılmasının şart olduğuna değinen Prof. Dr. Yavuz, “Bizde hala vaka tanımlaması yok. Bir kere bir aksiyon alabilmeniz için sürveyans takibi çok kritik. Bir hastalık var mı, hastalık dediğimiz şey nedir, semptomlar nasıl tanımlanır, sürveyans bu anlama gelir. Kime maymun çiçeği vakası diyeceğimizi, standart ölçütlerle tanımlamalı ve bunu her yere, bütün sağlık kuruluşlarına duyurmalıyız. Biz KLİMİK Derneği olarak bunu yaptık, DSÖ ve diğer kuruluşların önerileriyle değerlendirerek. Ama bunu Sağlık Bakanlığı’nın yapması neden kritik? Biz dernek olarak atıyorum hastanelerin en fazla yüzde 50’sine ulaşabilirken, Bakanlık tüm hastanelere ulaştırabilir bu bilgiyi. Böylece hekimler de hangi daldan olursa olsun bu tarz kliniklerde böyle şüpheli bir vaka görürsen örnek al mesajının verilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

“RİSKLİ GRUPLARA GEÇİŞİNİN ENGELLENMESİ ŞART”

Dünyayı endişelendiren bu yeni maymun çiçeği olgularında, eskiden görülenlere nazaran vakaların daha hafif seyirli olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, “Çok daha hafif semptomlarla ve çok az lezyonla bile görülebiliyor. Çünkü bunlar hep genç hasta grubu. Afrika’daki olgulara baktığımız zaman, dünyada şu anda yayılmakta olan virüsün farklı alt grubunun bile yüzde 4-5 gibi bir ölüm oranı var. Çok yüksek bir oran bu. Esas korkulan şey, riskli gruplarda hastalığın yayılması. Şu aşamada hazır tek vaka varken, çok ciddiye alarak, hem filyasyonunu, hem izolasyonunu, hemen sürveyans takibini, hem de halka aşılama çalışmalarının başlatılmasını; kontrol altına alınabilir diye düşünüyorum” dedi.

“COVID-19 MAYMUN ÇİÇEĞİNDEN DAHA ENDİŞE VERİCİ DURUMDA” 

COVID salgını bitmiş gibi davranıldığına da işaret eden Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu aşamada maalesef COVID travmamız hala devam ediyor. Şu an İstanbul’da ciddi bir patlama yaşıyoruz. Test pozitifliği, benim bildiğim birçok kurumda yüzde 30’un üzerine çıkmış durumda. Sevindirici tek haber, en azından yani tam aşılılarda hafif seyrediyor. Ama aşısız ya da eksik aşılı bir sürü insan var. Zaten COVID için şu an toplu taşımada maske kullanmanız lazım. Geçen yılki omikron dalgasını hatırlayın, hafif geçecek dedik ama 10 bin kişi öldü. Maymun çiçeğine gelirsek basit, çok yakın olmayan temaslarla bulaşması çok çok zor. Aynı evde yaşamak, hasta kişiyle aynı yatağı paylaşmak, cinsel ilişki ya da mesela aynı ev içinde çok yakın sosyal ilişki olabilir, bulaşma yolu bu. İngiltere, Portekiz, İspanya, Amerika’da vaka sayıları çok arttı. En son dünyadaki vaka sayısı 5 bini aşmış durumdaydı. Dolayısıyla bundan da korkarak ülkeler aşı ve antiviral ilaç stoğu da yapmaya başladılar. Maymun çiçeğinde aşılı olanlar, yani çiçek eradikasyon çalışmaları sırasında aşılanmış son nesil, hiç aşısızlara göre biraz daha şanslı. Örneğin ABD’de yakın dönemde aşılanmışların kanındaki antikorla tedavi gibi seçenekler konuşuluyor. Ama aşılıların kanından konvelesan plazma alınması Türkiye için çok uygun olmayabilir. Çünkü bizdeki son aşılı nesil çok eski. Antikor seviyesinin çok düştüğünü biliyoruz”.

Haber İçin Tıklayınız

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu yazılar da ilginizi çekebilir

Daha Fazla Haber