Araştırmacılar, COVID-19 sürveyans verilerinin yetersizliği nedeniyle aşılama ve sağlık stratejilerinin engellendiğini söylüyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün COVID-19 panosunda yayımlanan verilere göre, SARS-CoV-2 infeksiyonları geçen ay artış gösterdi; geçen ay bir önceki aya göre tüm dünyada vakalar 19 000’den fazla arttı.
Ancak araştırmacılar, gerçek infeksiyon sayısının bundan çok daha yüksek olduğunu, çünkü ülkelerin COVID-19 pandemisi sırasında olduğundan daha az infeksiyon verisi topladığını söylüyor.
İsviçre, Cenevre’de bulunan DSÖ’nün salgın ve pandemi yönetimi departmanının geçici direktörü Maria Van Kerkhove, “Sürveyans yapılıyor, ancak eskiden olduğundan çok daha düşük bir seviyede. Mevcut varyantların yayılımına ait tam resme sahip değiliz,” diyor. “Şu anda COVID-19 hakkında toplu bir hafıza kaybı olduğunu düşünüyorum,” diye ekliyor.
İngiltere, Glasgow Üniversitesi’nde klinik epidemiyolog olan Antonia Ho, evde antikor testi uygulandıktan sonra pozitif sonuç alınsa bile, toplumda pozitif sonucu bildirmenin bir yolu olmadığını söylüyor.
Ho, yüksek kalitede sürveyans verileri olmadan sağlık kuruluşlarının ilgili aşı formüllerini önerme ve bunların uygulama zamanını belirleme konusunda hazır olamayacağı uyarısında bulunuyor. “Dolaşımda ne olduğunu gerçekten anlamak için sürveyans kritik öneme sahip,” diyor.
COVID-19 nasıl takip ediliyor?
SARS-CoV-2 infeksiyonlarının sürveyans verileri pandemi dönemine göre daha az güvenilir olsa da, araştırmacılar hastaneye yatması gereken ciddi COVID-19 hasta sayısına ilişkin bilgileri takip ediyor. Ho, “Çoğunlukla hastane tabanlı sürveyans yapıyoruz. Aynı zamanda toplumda neler olup bittiğine dair oldukça faydalı bir gösterge olarak atık su sürveyansımız da var,” diyor.
SARS-CoV-2 virusu içeren örneklerin genomik analizi, şu anda dünyada dolaşan en yaygın varyantların Stratus veya ‘Frankenstein varyantı’ olarak da bilinen XFG ve Nimbus olarak bilinen NB.1.8.1 olduğunu gösteriyor. Van Kerkhove, Stratus’un bildirilen vakaların %76’sını oluşturduğunu ve Avrupa ile Amerika’da baskın olduğunu, Nimbus’un ise Batı Pasifik bölgesinde vakaların %15’ini oluşturarak baskın olduğunu söylüyor.
Her iki varyant da ateş, öksürük ve burun akıntısı gibi önceki varyantlarla benzer semptomlara sahipken, Nimbus varyantının belirgin bir semptomu var: “jilet gibi boğaz ağrısı”. Bu iki varyant, 4 Eylül itibarıyla DSÖ’nün “şu anda dolaşımda olan ve izlenen COVID-19 varyantları” listesinde yer alıyor.
Van Kerkhove, SARS-CoV-2 suşları hakkındaki en son bilgilerin, viral dolaşımın tam resmini sunmaktan uzak olduğunu söylüyor. Hastane yatış verileri bile pandemi sırasındaki kadar eksiksiz değil; halen COVID-19 verilerini bildiren ülke sayısı 35’ten az. Van Kerkhove, “Bu nedenle ülkelerin hala genetik dizileme yaptığından emin olmaya çalışıyoruz” diyor.
Bununla birlikte, şu anda mevcut olan sürveyans verilerinin “hükümetlere aşıların etkinliği hakkında bilgi sağlamak” için yeterli olduğunu da ekliyor.















